HIV Pozitif Hayatın Günlüğü

Archive for Temmuz, 2012

Ondan Önce – Ondan Sonra

Zaman içindeki yolculuk, geçmişe bakıp pişmanlıklar doğururken, gelecekle ilgili kaygı hala arkadaşım. Paniklemiş, güçsüz, çaresiz, teslim olmuş, yapayalnız, eve kapanmış bir kişi olarak hayatımdan bir yılıma mal oldu ilk şok ve şimdilerde beklediğim yazın güneşi altında koşmaktayım. Hiçbir şikayetim yok güneşten yana. Hatta herkes sıcaklara küfrederken, sıcağın yerini yine soğuk kışa bırakacağını düşündüğümde, tek ışın tanesine kadar değerlendirme hevesindeyim. Lanet olası ve uzun bir kıştan sonra, hiç gelmeyecek hissi uyandıran 2012 yılı yazı artık bir gerçek. Aslında yazla birlikte, yeniden hayata dair diğer gerçeklerin de önüme tek tek çıkmaya başladığını hissediyorum artık. Evde oturmaktan başka bir şey yapmazken, şimdi enerjimi kullanacağım etkinlikler aramaktayım.

Örneğin yeniden çalışma isteği beynimin labirentlerinde dolaşmaya başladı bile. Bu nedenle büyük birikimimi kullanabileceğim, para ile birlikte mutluluk verecek bir iş fırsatını yakalamanın yollarını düşünüyorum. Ancak, tanı alma öncesinde iş aramak, bulmak ve sonra bazı prosedürleri yerine getirerek çalışmak bayağı bir durumken, şimdi bir noktada ayağı bağlanabiliyor insanın. Hukuki olarak çalışmaya engel hiç bir kural yok ama, kurumların kendi sandıkları oluşu ve özel sigortaların bakış açıları nedeniyle ayağına kadar kırmızı halılarla serilmiş fırsatlar kaçırılabiliyor. Tam da her şey yoluna giriyor gibi göründüğünde, daha önce hayal edilmeyen sorunlar ayağa çelme takabiliyor işte. Her şey tanı almadan önceki gibi olabilecekken, önyargılar bu ayağa dolanan çelmelerin adı genelde. İnsanlar ve kurumlar, bu sağlık statüsü ile isimlerinin aynı yerde geçmesini istemiyorlar, hatta bırakın önyargıların bireysel sonuçlarını derneklere bile işte bu yüzden bağış yapmayı reddedebiliyorlar.

Bir arkadaşın samimiyeti ve yılların paylaşılmışlıkları sonucunda, gerçeğimi kendisi ile paylaştığımda benden uzaklaşmasını izliyorum yerimden. Diğer yandan yanımda kalanların boynuma daha sıkı sarılışları hayatımın şu anki en büyük değeri. Öyle bir şartlamışım ki kendimi, statümü bilen arkadaşların normal sevgi ve ilgileri gözlerimi doldurabiliyor, doktorların ve sağlık görevlilerinin olumlu davranışları sonucunda şükran duyabiliyorum. Daha öncesinde ne kadar da normaldi ve olması gerektiği gibiydi bu ilgi, bu tutum ve davranışlar…

Tüm insan ihtiyaçları aynan yaşıyor içimde; beynimde, kalbimde… Duygular biraz daha depresifken ilk aşamada, kalp yine de bazen aşkı seslendirebiliyor. Çok temkinli olmayı emretse de mantığım, bir özel insana yönelik ihtiyaca dair duygular başkaldırabiliyor gün geçtikçe. Yalnızlığın insana dair olmadığı gerçeğinin farkına varıyorum. Ancak daralan olasılıklar ve yine önyargıların gölgesinde, arkadaşlık en gerçekçi seçenek gibi. Tedavi alan ve bunu disiplinli olarak uygulayan biri olarak, alınacak ilave önlemlerle bir başkasını olumsuz etkileme olasılığı yoksa da, bir sıfır yenik başlıyormuşum gibi ilk “merhaba!”ya.

O enerjik insanın bastırdığı enerji, volkan gibi birikmekte şu sıralar. Ve seyahat etme isteği planlandı, biletlendi bile. Sınır ötelerine güvenmezken, arkadaşları yeniden ziyaret etme vaktidir artık. Kaldı ki o arkadaşlar tüm statümü bilen, herkese kısmet olmayacak güzellikte insanlar. Çok değerliler benim için, beni ben olduğum için sevdikleri için… Her ne olursa olsun, bana sarılıp, özlemle öpebildikleri için.

Yaşamak en büyük motivasyon insan hayatında. Yaşıyorum eskisi gibi, uçurumun kenarından bir rüzgarın eli ile geri itilen ve hayata olması gereken gibi tutunan biri olarak yeniden. Ve inadına yaşayacağım, hedeflerimi tek tek gözden geçirip, yenileyerek.

“Her şey bitti artık!” diye düşünürken, bitmemiş meğerse. Hatta yeni başlıyor hayat.

Fatih Egelioğlu
Temmuz 2012