HIV’e giden yol: HIV Tanısı Almak
İlk yazımda HIV ile nasıl tanıştığımı anlatmıştım sizlere, tabii ilk yazımda çıkan sonuç negatif idi ama yaşamış olduğum belirtiler vs. negatif olmadığımı düşündürmeye başlamıştı bana, bu belirtilerin çoğu zaman psikolojik olduğunu düşünerek kendimi rahatlatıyor, negatif olduğuma kendimi inandırmaya çalışıyordum ama belirtiler ağırlaştıkça bunun psikolojik olmadığını düşünecek kadarda bilinçli birisiydim.
Böyle durumlarda birçok kişinin yaptığı gibi ben de Google ile haşır neşir olmuş, aramalara başlamıştım belirtiler vs. diyerek, daha sonra o dönemde bana HIV pozitif olduğunu msn de söyleyen kişi(şimdilik kendisine x diyelim) ile devamlı iletişim halindeyiz, negatif olduğuma ne onun inanası geliyor ne de benim inanasım geliyor. Aslında tam teşekküllü bir hastaneden almış olsaydım bu negatifliği pek üzerinde durmazdım ama 7-8 dk da negatif olduğumu söyleyen bir uçuk hemşire ise kafamda soru işaretleri bırakıyordu. Forum sitelerini araştırıp, internetin altını üstünü yerle bir ediyordum, ben internette bilgiler arasında kayboldukça kafamın karışması da bir o kadar fazlalaşıyordu. Herkesin, test sonucu birkaç gün sürerken benim test sonucum 7-8 dakika içinde belli olması normal miydi? Aslında kafamdaki bütün soru işaretlerinin nedeni buydu.
X kişisi ile konuşup kararlaştırıyoruz, test sonucu ile ilgili kafanda soru işaretleri varsa İstanbul’a gel burada Cerrahpaşa’ya gidip testini olursun diyor, ben de kabul ediyorum ve İstanbul’a çufçuf yapan bir trenle gidiyorum. Ardından İstanbul Cerrahpaşa’da x kişisinin tedavi gördüğü doktoru ile görüşüp durumu anlatıyoruz, o da bizi test olmak için aynı hastanedeki başka bir yere gönderiyor, gidip kan veriyorum , kanı alan bayana soruyorum ne zaman öğrenebilirim test sonucunu diye, o da birkaç gün sonrasına gün veriyor( yanlış hatırlamıyorsam 2 gün sonrasıydı).
O yaşadığım 2 gün 2 yıl gibi geldi haliyle ve günlerden Cuma, kış günü olmasına rağmen günlük güneşlik bir İstanbul, sanki doğa bana bir sürpriz hazırlamış ve güneş ile beni Cerrahpaşa’nın yollarına uğurluyordu, maddi sıkıntıda olduğum için taksi yerine minibüsle gitmeyi tercih ettim, sora sora buldum minibüsleri( taksimde çiçekçilerin olduğu yerin hemen arkasından kalkıyormuş). Şoför abimize de söylüyorum ben buranın yabancısıyım beni Cerrahpaşa’ya gelince indirirmisin diyerek, saolsun abimiz Cerrahpaşa’da indirdi ve ben minibüsten inip test sonucunu alacağım binaya doğru gidiyorum, her ne kadar ayaklarım binaya yaklaştıkça gitmemekte dirense de zorluyorum ve binaya giriyorum. Test sonuçlarını sırada bekleyen birkaç kişinin arkasına geçip sıraya giriyorum, herkes elindeki kağıdı gösteriyor ve sonucunu alıp gidiyor, sıra bana geliyor nefesim duracak gibi ellerim titreyerek bana daha önce verdikleri kağıdı uzatıyorum, kadına diyorum; “ kan vermiştim onun sonucunu alacağım” diye, kadın bakıyor, arıyor ama bulamıyor, stresli kadın ufflayıp puflayıp aramaya devam ediyor o bulamadıkça ben eriyorum, o uff çektikçe sanki beynime yakın mesafeden ateş ediliyor birisi, ölüp ölüp diriliyorum ve görevli kadın bulamayacağını anlayınca kağıdı bana uzatıyor ve o sihirli kelimeleri ağzından döküyor “Sen içeriden alacaksın test sonucunu!!!“diyor, işte o an tükendiğim bittiğim an, titriyorum resmen. Anlamıştım sonucu artık, sonucu almaya ne gerek vardı ki!
Etrafıma bakıyorum, biraz soluklanıp etrafı inceliyorum, telaşlanmamaya özen gösteriyorum, aman kimse çakmasın durumu mantığı hakim, bir taraftan da içeriden alacaksın dediği içeri neresi diye düşünüyorum, bir koridor gibi yer var oraya doğru ilerliyorum, birkaç kez koridorun sonuna gidip geldikten sonra orada bankta oturan 26-30 yaşlarında bir bayanla göz göze geliyoruz ve kendisi durumu anlamış olmalı ki “ Sen burayı arıyorsun sanırım” diyerek koridorun girişindeki sol kısımda yer alan bir odayı gösteriyor, ben de teşekkür edip odaya doğru ilerliyorum ( durumu anladığına göre muhtemelen kendisi de pozitif bir arkadaşımızdı, kim bilir belki bu yazıları okuyordur şimdi kendisi).
Odaya girdikten sonra (laboratuvar gibi bir yer burası) , hemen kapı yanında duran bilgisayar ile meşgul genç bir bayana uzatıyorum kağıdı ve test sonucunu almam için buraya gönderdiler diyorum, genç doktor ya da biyolog (orada çalışanların branşını tam olarak bilmiyorum) kağıdın üzerinde yer alan numaraları girerek bilgisayardan kontrol ediyor ve bir saniye bekleyin diyerek oradaki başka bir doktorun yanına gidiyor, konuşuyorlar kendi aralarında ve dudaklarını okumaya çalışıyorum doktor ile göz göze geliyoruz ikisi konuşurken ve daha sonra doktor benim yanıma gelip gülümseyerek odaya geçelim diyor. Odaya geçiyoruz ve doktor; ”Maalesef test sonucun pozitif “ diyerek söze başlıyor, biraz sohbet ettikten sonra nereden kimden kaptığım gibi sorular soruyor ve daha sonra ekliyor, doğrulama testi de yapmamız gerektiğini yalancı pozitiflik çıkma olasılığının da olduğunu söylüyor, ben hemen yapalım o zaman diyerek balıklama atlıyorum tabii… Doktor sosyal güvencemin olup olmadığını soruyor, sosyal güvencemin olmadığını söyleyince de doğrulama testinin fiyatını ŞRANKK diye yüzüme patlatıyor, yanlış hatırlamıyorsam birkaç gün sonra tekrar hastaneye gelip 130 lira gibi bir ücret ödeyip doğrulama testini oluyorum, birkaç gün sonra bu test sonucumun da pozitif olduğunu öğrendikten sonra, doktor tekrar odasına alıyor ve konuşmaya başlıyor benimle;” zaten HIV hakkında çoğu şeyi biliyorsun, aklına takılan bir soru varsa sorabilirsin” deyip , Pozitif Yaşam Derneği’nin broşürlerini veriyor bana, burası HIV pozitifliler ile ilgili bir dernek, belki işine yarar, onlarla mutlaka bağlantı kur sana yol gösterirler diyor.( Daha sonra biraz daha sohbet ettik, tedavimi nerede göreceğime dair vs. İstanbul’da yaşamadığımı söylediğim için tedavi hakkında pek fazla bir bilgi verilmedi zaten) ama oradaki doktorun en çok aklımda kalan konuşmasını da yazmadan edemeyeceğim” tuvaleti kullandıktan sonra bir çamaşır suyunu tuvalete dökmen iyi olur, yalnız yaşamıyorsun ailenle yaşıyorsun sonuçta”.( doktor böyle düşünürse ahali ne yapar bilmem, bu arada o bölümde çalışan kişilerin doktor olup olmadığını bilmiyorum, belki laborant ya da biyolog vs. de olabilir).
Artık bir pozitif olarak hastaneden ayrılıyorum, dolmuş ile geldiğim hastaneden taksi ile gitmeye karar veriyorum hiç çekemezdim dolmuş yolculuğunu, bir taksiye atlıyorum ve tophane tarafına diyorum, birkaç kez bu yolda gelip gittiğim için yolu biliyorum haliyle ve taksici sürmeye başlıyor, camdan dışarı bakıyorum ben kafamda ki bir ton sorularla, kafamın içi allak bullak ağlamaklıyım ama ağlayamıyorum, ve birde ne göreyim Sultanahmet’e gelmişiz, bir an etrafıma bakınıyorum burada ne işimiz var diye, sonra adamla aynada göz göze geliyoruz, o sinsi bakışlarıyla anladım durumu zaten, hiç ses etmiyorum, gülüyorum sadece, sonra tophaneye geliyoruz, parasını veriyorum ve gidiyor ben de Taksim’e doğru çıkıyorum, İstiklalde biraz tur atarsam rahatlarım diyorum kendi kendime, öyle de yapıyorum ama o kalabalık insanlar arasında kimseye dokunmamaya çalışıyorum birisi bana dokununca kendime kızıyorum. Kendimi ucube gibi görmeye başlıyorum artık, neyse ki bu psikolojiyi üzerimden atmam uzun sürmedi…
Yaşasın artık HIV Pozitifim!
Bir sonraki yazım “Pozitif Yaşam Derneği ile buluşma” ile görüşmek üzere…