HIV Pozitif Hayatın Günlüğü

Archive for Temmuz, 2014

 SAHİLDE BEN…

Aşağıda okuyacağınız yazıyı 12 Temmuz 2005 günü ‘ Yahoo HIV Pozitif Türkiye Grubu’nda yazmıştım. Arşivden buldum

Bu yazımdan 6 ay önce (11 Ocak 2005) ileri AIDS evresinde tanı almıştım. Durumum ağırdı ve ciddiyetini koruyordu. Tedaviye başladım ve sağlığımı hızla geri kazandım.

Demem o ki; HIV ile yaşamak hiçte zor değil! Bu işin altın anahtarı: Doktorlarımıza güvenmek, düzenli takip ve tedavilerimizi aksatmamak…

 SAHİLDE BEN…

part_of_the_sea_by_little_me_starfire

 Dün çok sıcak ve çok güzel bir gündü benim için…

 Bir kaç gündür yazlıktayım. Öğlenden sonra sahile indim ve biraz güneşleneyim dedim. Daha tatilden yeni geldim, zaten iyice bronzlaşmışım, hepten zenci olacağım…

Güreş ağaları gibi bir güzel yağlandım gene. Ama oturduğum yerde oturamıyorum, her yerimden terler süzülüyor. Marmara’nın denizine girmek de tatilde gezdiğim yerlerden sonra (Ege-Akdeniz) pek çekici gelmedi bana. Ama ne yapalım idare ettik artık. (Ayyy ne kadar nankörüm demi  ) Tamda dalgaların vurduğu kıyıda biraz oturayım dedim.

 Bir yandan üzerime hafifçe vuran dalgalarla oynadım, denize minik çakıl taşları attım ve çevremi izledim. Küçücük kız çocukları bikinilerinin altı kaymış, diz kapaklarına bile gelmeyen sularda çırpınıyorlar ve bir yandan da “Annneeeeeeeeeee!!! baaaaaaakkkk nasıl yüzüyorrruuuuummm beNNN !!!” diye bağrışıyorlar. Henüz ergenliğe girmemiş kızlarda bellerinde kelebek desenli simitlerle çevreden izlendiklerini düşünerek yüzmeye çalışıyorlar. Arada sahilde bir ileri bir geri yürüyen delikanlı adayları da gözümden kaçmadı tabii. Artık ergen kızların kikirdemeler mi yoksa bellerinde duran kelebek desenini mi ilgilerini çekti bilemem. Bence delikanlılar kendilerini kelebek gibi hissediyorlardı. O yaşlarda yeni tanıdıkları bu duygular ne de hoştur değil mi?

Gözlerden biraz daha uzak yerleri seçmiş uzun şortlarıyla denize giren koca göğüslü kadınları da izledim. Yüzüyorlar mı yuvarlanıyorlar mı belli değil.  Hele paçalarından giren havayla iyice şişen şortları ile daha da devasa görünüyorlardı. Ama mutluydular, önemli olan buydu…

Oturdum ve izledim… Hep izledim… Sonra kendime baktım. Sahilde tam suyun kenarında oturmuş, yüzünde hafif bir gülümseme ile minik dalgalarla oynayıp çakıl taşları atan bir kadın…

Sonra ne kadar şanslı olduğumu düşündüm. Sahip olduklarımı düşündüm (ailem [özellikle de kızım], arkadaşlarım, dostlarım, işim, yapabildiklerim ve yaşayabildiklerim.) Her zaman derim ya, bardağın dolu tarafına bakmak gerekir diye. O anlarımda bardağı dolu dolu gördüm. Ve O an orada olduğum için çok mutlu hissettim kendimi. Çünkü ben o an; iş yerlerinde çalışmaktan bunalmış bir çok insanın olmak istediği bir yerdeydim. Çevremdeki insanların da mutlu göründüklerini fark ettim ve bu bana çok keyif verdi… Sizlerin de hiç ummadığınız bir anda ne kadar mutlu olduğunuzu fark etmenizi dilerim…

Hayatı fark edelim…

O küçük kızların annelerine seslenişlerindeki çoşkuyu, ergen kızların kikirdemelerindeki işveyi yüreğimde hissettim. Bende küçük bir kızdım ve dalgalarla oynuyordum…!!!

Büyümeyen Sevgi Yılmaz…